Ekibimiz
İlk ve orta öğretimini Manisa’da tamamlayan Av. Arb. Filiz Tuğçe AYRANCI İPLİKÇİ, 2013 yılında Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesinde lisans eğitimini bitirmiştir. 2014 yılından bu yana Ayrancı & Emin Hukuk Ofisinin kurucu ortağı olarak mesleğini icra etmektedir.
Aynı zamanda Adalet Bakanlığına bağlı arabulucu olup İş Hukuku, Ticaret Hukuku, Tüketici Hukuku alanlarında uzman arabulucudur. Av. Arb. Filiz Tuğçe AYRANCI İPLİKÇİ, Kira Hukuku Uyuşmazlıkları ve Ortaklığın Giderilmesi Uyuşmazlıklarında da arabuluculuk hizmeti sunmaktadır.
Av. Arb. Filiz Tuğçe AYRANCI İPLİKÇİ, 2021 yılından bu yana Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı Uzlaştırmacı görevini yürütmektedir.
Mesleğine başladığı günden bu yana müvekkilleri lehine ortaya koyduğu etkin, farklı ve dinamik hukuki çözümlemeler ile gerek müvekkilleri gerekse de içinde bulunduğu hukuk camiası nezdinde kendisine prestijli bir konum edinmiştir.
Ulusal ve Uluslararası bir çok şirketin yanı sıra çeşitli alanlarda faaliyet gösteren bir çok sivil toplum kuruluşunun Avukatlık ve Danışmanlık hizmetlerini yürütmektedir. Ortaya koyduğu etkin mesleki çalışmaları ile bir çok emsal karara imza atmıştır.
ÇALIŞMA/UZMANLIK ALANLARI
İş Hukuku
Kira Hukuku
Tazminat Hukuku (İş Kazaları, Trafik Kazaları, Maddi ve Manevi Tazminat)
İdari Para Cezalarının İptali
İcra Hukuku
Miras Hukuku
Aile Hukuku
Gayrimenkul Hukuku
İdare Hukuku
Ceza Hukuku
Ticaret ve Şirketler Hukuku
Bilişim Hukuku
Sözleşme Hukuku
SERTİFİKALAR
16-17-18 Ocak 2015- İzmir Barosu CMK Eğitim Çalışması
16-18 Mart 2015- Geliştirilmiş Bilirkişilik Sistemi Eşleştirme Projesi « İş Hukuku Uyuşmazlığı ve İş Kazalarından Kaynaklanan Davalarda Bilirkişilik Konulu Bölgesel Yaygınlaştırma Toplantısı ve Bilirkişi Eğitimi »
Çocuk İstismarı ile Mücadelede Avukatın Rolü- 7-8 Mayıs 2016 İzmir Barosu
Uzlaştırmacı Eğitimi- İzmir Barosu
6284 Sayılı Yasa ve Kadına Yönelik Şiddet Olgusunun Sosyal, Psikolojik ve Hukuksal Boyutu- İzmir Barosu
Liderlik ve Motivasyon- Elginkan Vakfı
Kat Mülkiyeti Hukuku- Toplu Yapılardaki Hukuki Sorunlar ve Çözüm Yolları- İzmir Barosu
Türkiye- Avrupa Birliği İlişkileri ve Uyum Süreci- Selçuk Üniversitesi
Certificate Of Achievement 2018-Bilirkişilik Eğitimi Business Chanell
Uzlaştırmacılık Sertifikası – Başkent Üniversitesi
Arabuluculuk Genel Eğitimi- Ekonomi Üniversitesi
İş Hukukunda Uzmanlık Arabuluculuk Eğitimi- Consensus-Altınbaş Üniversitesi
Tüketici Hukukunda Uzman Arabuluculuk Eğitimi
Ticaret Hukukunda Uzman Arabuluculuk Eğitimi
KATILDIĞI SEMİNER- PANELLER
Türk Ticaret Sempozyumu-Şirketler Hukukundaki Gelişmeler
Konferans- Son Yargıtay Kararları Işığında İcra İflas Hukuku
Seminer- Türk Borçlar Kanunu’na Göre Kira Sözleşmesi
Hapishaneler, Sivil Toplum ve Üniversitelerin Rolü
İş Hukukunda İbraname ve İkale Sözleşmesi
İlk ve orta öğretimini Bulgaristan’ın Kırcaali şehrinde tamamlayan Av.Leman EMİN SAVSAR, 2010 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamlamış, ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Kamu Hukuku ABD'da Tezli Yüksek Lisans eğitimine başlamıştır. 2014 yılından bu yana Ayrancı & Emin Hukuk Ofisinin kurucu ortağı olarak mesleğini icra etmektedir.
Mesleki donanım açısında pek çok eğitim, konferans ve panellere katılmış, sivil toplum kuruşlarının yönetim kurullarında yer almış, aktif olarak siyaset hayatına da devam etmektedir. 2019 Yerel Seçimlerinde Belediye Meclis üyeliği görevine seçilmiş, Belediye Meclisinin başta Hukuk ve Denetim Komisyonu olmak üzere diğer komisyonlarında da başkanlık ve üyelik görevlerini yürütmüş ve halen daha meclis üyeliği görevi yürütmektedir.
Meslek yaşamı süresince yurt içinde ve yurt dışında ikamet eden danışanlarına; Boşanma, Nafaka, Mal Paylaşımı, Çocukların Velayetini kapsayan Aile Hukuku, Tahliye ve Kira Hukuku, Tazminat Hukuku ve Alacak Davaları, Özel Hukuk ve Ceza Hukuku alanında sürdürdüğü hukuki danışmanlık ve avukatlık faaliyetlerinin yanı sıra, yurt dışında bulunan vatandaşlarımıza ve yabancılara Vatandaşlık ve Yabancılar Hukuku (Boşanma, Tanıma ve Tenfiz davaları, Gayrimenkul Hukuku) alanlarında hizmet vermeye devam etmektedir.
Mesleğine başladığı günden bu yana müvekkilleri lehine ortaya koyduğu etkin, farklı ve dinamik hukuki çözümlemeler ile gerek müvekkilleri gerekse de içinde bulunduğu hukuk camiası nezdinde kendisine prestijli bir konum edinmiştir.
ÇALIŞMA/UZMANLIK ALANLARI
Aile Hukuku
Kira Hukuku
Yabancılar ve Vatandaşlık Hukuku
İmar Hukuku
Tazminat Hukuku (Trafik Kazaları, Maddi ve Manevi Tazminat)
İcra Hukuku
Miras Hukuku
İş Hukuku
Gayrimenkul Hukuku
İdare Hukuku
Ceza Hukuku
Ticaret ve Şirketler Hukuku
SERTİFİKALAR
16-18 Mart 2015- Geliştirilmiş Bilirkişilik Sistemi Eşleştirme Projesi « İş Hukuku Uyuşmazlığı ve İş Kazalarından Kaynaklanan Davalarda Bilirkişilik Konulu Bölgesel Yaygınlaştırma Toplantısı ve Bilirkişi Eğitimi »
17-19 Nisan 2015- İzmir Barosu CMK Eğitim Çalışması
7 Şubat 2017 Uzlaştırmacı Eğitimi- İzmir Barosu
6284 Sayılı Yasa ve Kadına Yönelik Şiddet Olgusunun Sosyal, Psikolojik ve Hukuksal Boyutu- İzmir Barosu
Arabuluculuk Genel Eğitimi- Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Faydalı Bilgiler
KAT MÜLKİYETİ HUKUKUNDA YÖNETİM PLANININ İPTALİ
Kat mülkiyeti ilişkileri, ortak yaşamın düzenini sağlamak amacıyla hem özel hukuk hem de kamu hukukunu ilgilendiren bir alan olarak karşımıza çıkar. Bu sistemde düzeni sağlayan temel belgelerden biri de yönetim planıdır. Yönetim planı, bir apartman ya da site yaşamını yöneten temel metin olup, ana taşınmazdaki kat maliklerinin uymakla yükümlü olduğu kuralları içerir. Ancak zaman içinde planın hukuka aykırı düzenlenmiş olması, kat maliklerinin haklarını ihlal etmesi veya uygulanamaz hale gelmesi gibi durumlar, yönetim planının iptali davasını gündeme getirebilir.
Kat Mülkiyeti Kanunu (KMK) m.28 gereği, yönetim planı bir apartman ya da site yönetiminin 'anayasası' niteliğindedir. Kat malikleri, yönetim planına uymakla yükümlüdür. Plan; yönetim şekli, giderlerin paylaşımı, ortak alanların kullanımı ve denetim usulleri gibi düzenlemeleri içerir. Yönetim planı, bağımsız bölümler üzerinde kat mülkiyeti kurulurken tescil edilir. Tapu kütüğünde ayrıca belirtilir ve tüm maliklere karşı hüküm doğurur.
Yönetim planının iptali, genellikle Kat Mülkiyeti Kanunu m.28 ile Türk Medeni Kanunu m.2 (dürüstlük kuralı) hükümlerine dayanır. Ayrıca bazı durumlarda Borçlar Kanunu hükümleri de kıyasen uygulanır.
İptal talepleri genellikle şu gerekçelere dayanır:
- Hukuka aykırı düzenlenmiş olması,
- Kat maliklerinin eşitlik ilkesine aykırı yükümlülüklere tabi tutulması,
- Planın ortak iradeyi yansıtmaması,
- Zamanla uygulanamaz hale gelmesi,
- Tapuda kayıtlı plan ile fiili uygulamanın farklılık göstermesi.
Yönetim planının iptali davasını yalnızca:
- Kat malikleri,
- Yeni malik olmuş kişiler,
- Planın kendisine zarar verdiğini ispatlayan kişiler açabilir.
Yönetim planının iptali davası, sulh hukuk mahkemesinde açılır. Yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Kat Mülkiyeti Kanunu'nda açık bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ancak MK m.2 uyarınca hakkın kötüye kullanılması durumuna karşı 1 ila 10 yıl arasında değişen değerlendirmeler yapılabilir. Uygulamada, yönetim planının iptali davası her zaman açılabilir, ancak özellikle yeni maliklerin planın öğrenilmesinden itibaren makul süre içinde başvurması beklenir.
Yargıtay, yönetim planlarının iptali konusunda özellikle 'eşitlik ilkesi'ne ve 'dürüstlük kuralı'na aykırılık olup olmadığını denetlemektedir.
Örnek karar:
“Kat maliklerinden yalnızca bazılarına ek gider yüklenmesini öngören yönetim planı hükümleri, eşitlik ve dürüstlük ilkesine aykırıdır. Bu yönüyle iptali gerekir.”
(Yargıtay 20. HD, 2018/3255 E. – 2019/4765 K.)
Yönetim planı, ortak yaşamın temel düzenleyici belgesi olmakla birlikte, her zaman hukuka ve kat maliklerinin menfaatine uygun olmak zorundadır. Hukuka aykırı, eşitlikten uzak ya da uygulanamaz hale gelmiş yönetim planları için iptal davası, kat maliklerinin haklarını korumada önemli bir araçtır. Kat malikleri, iptal davası yoluyla adil ve uygulanabilir bir yönetim planının oluşturulmasına katkı sağlayabilir.
[İLGİLİ SULH HUKUK MAHKEMESİ'NE]
DAVACI: [Ad Soyad] – [T.C. Kimlik No] – [Adres]
DAVALI: [Kat Malikleri Topluluğu/ Site Yönetimi] – [Adres]
KONU: Yönetim planının iptali istemidir.
AÇIKLAMALAR:
1. Davalı taşınmazda kat maliki olarak bulunmaktayım. Tapuda kayıtlı yönetim planı, hukuka ve eşitlik ilkesine aykırı düzenlemeler içermektedir.
2. Kat Mülkiyeti Kanunu ve TMK m.2 gereğince bu planın iptali gerekmektedir.
3. Planın bazı maliklere ayrımcılık yapması ve uygulamada ciddi sorunlara yol açması nedeniyle iptali için dava açma zorunluluğu doğmuştur.
SONUÇ VE İSTEM:
Yukarıda arz edilen nedenlerle, tapuda kayıtlı mevcut yönetim planının iptaline karar verilmesini arz ve talep ederim.
Tarih – İmza
[Ad Soyad]
İŞE İADE DAVASI, DAVA DİLEKÇESİ VE İHTARNAMELER
İş güvencesi ilkesi, işçinin keyfi feshe karşı korunmasını amaçlayan temel bir iş hukuku prensibidir. Türk İş Hukuku’nda, işçinin geçerli neden olmaksızın işten çıkarılması halinde işe iade davası açma hakkı tanınmıştır. İş Kanunu’nun 18-21. maddeleri arasında düzenlenen bu dava, işverenin fesih hakkının yargı denetimine tabi tutulmasını sağlar.
İşçinin bu davayı açabilmesi için:
- En az 6 ay kıdemi olması,
- İşyerinde 30'dan fazla işçi çalışması,
- İş sözleşmesinin belirsiz süreli olması,
- Feshin geçersiz nedene dayanması gerekir.
Mahkeme işe iade kararı verdiğinde işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmazsa, en az 4, en çok 8 aylık ücret tutarında tazminat ile boşta geçen süre için en fazla 4 aylık ücret ve diğer haklarını ödemekle yükümlü olur.
[İLGİLİ İŞ MAHKEMESİ’NE]
DAVACI: [Ad Soyad] – [T.C. Kimlik No] – [Adres]
VEKİLİ : Av. Filiz Tuğçe AYRANCI İPLİKÇİ – 75.Yıl Mahallesi 5381 Sokak 24B Yunusemre MANİSA
DAVALI: [İşyeri Unvanı] – [Adres]
KONU: Geçersiz nedenle feshedilen iş akdimin feshinin iptali ile işe iade talebimizdir.
AÇIKLAMALAR:
Müvekkilim, davalı işyerinde [...] tarihinden itibaren çalışmakta iken, [...] tarihinde iş akdi geçersiz şekilde feshedilmiştir. İş Kanunu m.18’e göre geçerli bir neden bulunmamaktadır. Arabuluculuk süreci [...] tarihinde sonuçsuz kalmıştır.
SONUÇ:
1. Feshin geçersizliğine ve işe iadeye,
2. İşe başlatılmama halinde tazminata,
3. Boşta geçen süre ücret ve haklarının ödenmesine,
karar verilmesini arz ederiz.
[İşverenin Adı Soyadı / Şirket Unvanı]
[Adres]
[Tarih]
Sayın [İşçinin Adı Soyadı],
Mahkemece verilen işe iade kararınız kesinleşmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesi gereğince [.../.../...] tarihinde saat [...]’de işyerimizde hazır bulunarak işbaşı yapmanız gerekmektedir.
Belirtilen tarihte işe başlamamanız halinde işe başlatılmadığınız kabul edilerek işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süreye ilişkin haklarınız ödenecektir.
Saygılarımızla,
[İşveren İmza]
[İşçinin Adı Soyadı]
[Adres]
[Tarih]
[İşverenin Unvanı]
[Adres]
Konu: İşe iade kararının uygulanması talebidir.
Sayın Yetkili,
[... İş Mahkemesi’nin .../.../... tarih, E. ... / K. ... sayılı kararı] ile işe iade kararı verilmiş ve bu karar .../.../... tarihinde kesinleşmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca işinize dönmek için başvurduğumu bildirir, işe başlatılmamam halinde mahkeme kararına göre haklarımı talep edeceğimi beyan ederim.
[İşçi Adı Soyadı – İmza]
İŞTİRAK NAFAKASININ ARTIRILMASI DAVASI: HUKUKİ DAYANAKLAR VE UYGULAMADAKİ GÖRÜNÜM
Boşanma kararının ardından velayeti kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katkıda bulunmak amacıyla ödediği nafakaya "iştirak nafakası" denir. Bu nafaka, çocuğun ihtiyaçları doğrultusunda zamanla yeniden değerlendirilmek zorundadır. Enflasyon, eğitim giderleri veya velayet sahibi eşin gelir düzeyindeki değişiklikler, iştirak nafakasının artırılması taleplerine neden olabilmektedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesi:
"Boşanma hâlinde velayet ana ve babadan birine verilir. Hâkim, çocuk için gerekli olan bakım ve eğitim giderlerine ana ve babanın gücü oranında katılmasına karar verir."
Ayrıca TMK m. 176/4’e göre:
"Durumun değişmesi hâlinde hâkim, nafaka miktarını yeniden belirleyebilir."
Bu hükümler uyarınca iştirak nafakasının artırılması talebi, nafaka yükümlüsünün veya nafaka alacaklısının talebiyle mahkemeye taşınabilir.
İştirak nafakasının artırılması davası, nafaka alacaklısının yerleşim yerindeki Aile Mahkemesi’nde açılır. Dava basit yargılama usulüne tabidir. Dava dilekçesinde:
- Nafakanın hangi karar ile bağlandığı,
- Mevcut nafaka miktarının çocuğun ihtiyaçlarını karşılamadığı,
- Gelir/masraf değişiklikleri,
- Artış talebinin gerekçesi
gibi hususlar detaylı şekilde belirtilmelidir.
Davacı, nafaka artışını gerektiren değişiklikleri ispatla yükümlüdür. Bu bağlamda mahkemeye sunulabilecek deliller:
- Gelir durumunu gösteren belgeler (maaş bordrosu, vergi beyanı),
- Çocuğun eğitim/sağlık giderlerine ilişkin faturalar,
- Sosyal inceleme raporu,
- Tanık beyanları olabilir.
Yargıtay kararlarına göre, iştirak nafakası belirlenirken hem çocuğun ihtiyaçları hem de tarafların ekonomik ve sosyal durumları göz önüne alınmalıdır. Özellikle Yargıtay 3. Hukuk Dairesi şu hususlara dikkat çekmektedir:
"Mahkeme, tarafların gelir durumunu, enflasyon oranını, çocuğun yaşı ve eğitim durumu gibi unsurları birlikte değerlendirerek hakkaniyete uygun bir artış yapmalıdır." (Yargıtay 3. HD, E. 2020/4567, K. 2021/1934)
Artış oranı sabit bir formüle bağlı olmayıp, hâkimin takdirindedir. Ancak uygulamada, TÜFE artış oranı veya asgari ücret değişimi gibi ekonomik göstergeler referans alınmaktadır. Dava sonunda mahkeme:
- Talebi tamamen kabul edebilir,
- Talebi kısmen kabul edebilir,
- Talebi reddedebilir.
İştirak nafakasının artırılması davası, çocuğun gelişen ihtiyaçlarını karşılamak ve sosyal devlet ilkesini somutlaştırmak açısından büyük önem taşır. Ancak bu davalarda, somut delillerle artış gerekçesinin ispat edilmesi elzemdir. Uygulamada taraflar arasında ekonomik dengesizliklerin önlenmesi, hâkim takdirinin yerinde kullanılması ile mümkündür.
Kira ilişkisi, taşınmazın el değiştirmesiyle genellikle sona ermez. Ancak yeni malikin taşınmazı kişisel ihtiyaçları doğrultusunda kullanmak istemesi, kiracının tahliyesini gündeme getirebilir. Bu çalışma, yeni malikin gereksinimi nedeniyle tahliye istemini Türk Borçlar Kanunu (TBK) hükümleri ve yargı kararları çerçevesinde incelemeyi amaçlamaktadır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 351. maddesi bu konuda temel düzenlemeyi getirmiştir:
"Kiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut ya da işyeri gereksinimi nedeniyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden başlayarak bir ay içinde durumu yazılı olarak kiracıya bildirmek ve edinme tarihinden itibaren altı ayın sonunda açacağı dava ile sözleşmeyi sona erdirebilir. Yeni malik, dilerse kira sözleşmesinin süresinin sona ermesinden başlayarak bir ay içinde açacağı dava ile de bu hakkını kullanabilir."1
Yeni malikin tahliye davası açabilmesi için aşağıdaki koşulların gerçekleşmesi gerekir:
Kiralanan taşınmaz malik değişikliğine uğramalıdır. Malik değişikliği tapu kaydına göre belirlenir.
Yeni malik, taşınmazı kendisi, eşi, altsoyu veya bakmakla yükümlü olduğu kişiler için kullanmak zorunda olduğunu ispat etmelidir. Burada gereksinimin samimi ve zorunlu olması aranır2.
Yeni malik, edinme tarihinden itibaren bir ay içinde kiracıya yazılı bir bildirimde bulunmalıdır. Bildirim noter kanalıyla veya iadeli taahhütlü mektupla yapılmalıdır.
İki farklı dava açma süresi öngörülmüştür:
Bildirim sonrası, edinme tarihinden itibaren altı ayın sonunda tahliye davası açılabilir.
Alternatif olarak, kira süresinin bitiminden itibaren bir ay içinde dava açılabilir.
Yeni malik, ileri sürdüğü gereksinimin gerçek ve samimi olduğunu ispat etmek zorundadır. İspat, tanık beyanları, resmi belgeler, taşınmazın kullanımına dair ihtiyaç raporları gibi delillerle sağlanabilir3.
Samimiyet; ihtiyaçta gerçeklik, süreklilik ve ciddi niyetin bulunmasını ifade eder. Gereksinimin geçici olması ya da kiralananı ekonomik nedenlerle boşaltmak istemek samimi gereksinim sayılmaz.
Tahliye davası, kiralananın bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılır.
Tarafların kimlik ve adres bilgileri,
Kiralananın açık adresi,
Gereksinimin sebebi ve kapsamı,
Edinme ve bildirim tarihleri,
Delil listesi.
Bildirimin süresinde yapılmaması,
Dava açma süresinin geçirilmesi,
Gereksinimin samimi olmaması,
Gereksinimin ortadan kalkması,
Kiracının başka yasal savunmalar ileri sürmesi (örneğin kötü niyet iddiası).
Yeni malikin kişisel gereksinimi nedeniyle kiracının tahliyesi, kanunda belirli şekil ve süre şartlarına bağlanmıştır. Maliklerin bu hakkı kullanırken titizlikle hareket etmesi; kiracıların ise yasal haklarını bilerek gerektiğinde hukuki koruma mekanizmalarına başvurması büyük önem taşır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, m. 351. ↩
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 2019/2513 E., 2019/3790 K., 28.05.2019 T. ↩
Yargıtay 6. HD, 2017/3705 E., 2017/5570 K., 19.06.2017 T. ↩
MANİSA( ) SULH HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DAVACI: (Yeni Malikin Adı, T.C. No, Adres)
VEKİLİ: Av. Filiz Tuğçe AYRANCI İPLİKÇİ- 75. Yıl Mah. 5381 Sokak 24B Yunusemre MANİSA
DAVALI: (Kiracının Adı, Adres)
KONU: Kiralananın, yeni malikin gereksinimi nedeniyle tahliyesi istemidir.
AÇIKLAMALAR:
Davacı, dava konusu taşınmazı ... tarihinde satın alarak malik olmuştur. Tapu kaydı ekte sunulmuştur.
Davacı, edinme tarihinden itibaren bir ay içinde davalı kiracıya gereksinimi nedeniyle yazılı bildirimde bulunmuştur (bildirim tebliğ belgesi ekte).
Davacı, taşınmazı kendisi/eşi/altsoyu/bakmakla yükümlü olduğu kişi için konut/işyeri olarak kullanma zorunluluğundadır.
TBK m.351 gereğince kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekmektedir.
HUKUKİ NEDENLER: Türk Borçlar Kanunu, HMK ve sair ilgili mevzuat.
DELİLLER: Tapu kaydı, yazılı bildirim, tebliğ şerhi, tanık beyanları, diğer sair deliller.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle; davalının kiralanandan tahliyesine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz.
Davacı Vekili (İmza)
Tebliğ Edilen:
(Kiracının Adı, Soyadı)
(Adres)İHTAR EDEN:
(Yeni Malikin Adı, T.C. No, Adres)KONU: Kiralananın, yeni malikin konut gereksinimi nedeniyle tahliyesinin talebine ilişkin ihtarnamedir.
Sayın Kiracı,
Tarafınızca kiralanmış bulunan ve ... adresinde bulunan taşınmazı ... tarihinde satın alarak malik konumuna geçmiş bulunmaktayım. Bu tarih itibariyle taşınmazın yasal sahibi olarak kayıtlara geçmiş bulunuyorum.
Söz konusu taşınmazı, şahsımın (veya eşim/çocuğum/bakmakla yükümlü olduğum kişilerin) konut ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanma zorunluluğum doğmuştur. Türk Borçlar Kanunu’nun 351. maddesi gereğince, kiralananı edinmemden itibaren bir ay içinde bu ihtarname ile tarafınıza gereksinim bildirimi yapılmakta olup, yasal haklarım saklı kalmak kaydıyla tarafınıza tahliye talebinde bulunuyorum.
Bu nedenle, işbu ihtarnamenin tarafınıza tebliğinden itibaren en geç kira süresinin sona ermesiyle birlikte, kiralananı boşaltarak tarafıma teslim etmenizi, aksi halde hakkınızda tahliye davası açılacağını bilgilerinize sunarım.
Saygılarımla.
.../.../2025
İhtar Eden
(Ad, Soyad, İmza)
(İşyeri Gereksinimi Nedeniyle)
Tebliğ Edilen:
(Kiracının Adı, Soyadı)
(Adres)
İHTAR EDEN:
(Yeni Malikin Adı, T.C. No, Adres)
KONU: Kiralananın, yeni malikin işyeri ihtiyacı nedeniyle tahliyesine ilişkin ihtarnamedir.
Sayın Kiracı,
Tarafınızca kiralanmış olan ve ... adresinde bulunan taşınmazı ... tarihinde satın alarak mülkiyet hakkını devralmış bulunmaktayım. Anılan taşınmaz, hali hazırda tarafınızca kiracı sıfatıyla kullanılmaktadır.
Söz konusu taşınmazı bizzat kendime ait ticari faaliyetlerim kapsamında işyeri olarak kullanma zorunluluğum doğmuş olup, bu ihtiyaç samimi, zorunlu ve sürekli niteliktedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 351. maddesi uyarınca, yeni malik olarak tarafınıza yasal süresi içinde işbu ihtarname ile tahliye talebimi bildiriyorum.
Bu nedenle, kiralananı en geç mevcut kira döneminin sona ermesiyle birlikte boşaltarak tarafıma teslim etmenizi, aksi halde hakkınızda tahliye davası açılacağını ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin tarafınıza yükletileceğini ihtaren bildiririm.
Saygılarımla.
.../.../2025
İhtar Eden
(Ad, Soyad, İmza)
T.C.
AYVALIK
SULH CEZA HÂKİMLİĞİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2024/1658 D.İş
HAKİM : ...
KATİP : .....
İTİRAZ EDEN : M.Ö.
VEKİLİ : AV. FİLİZ TUĞÇE AYRANCI İPLİKÇİ
KARARINA İTİRAZ EDİLEN : TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI TÜTÜN VE ALKOL DAİRESİ BAŞKANLIĞI
VEKİLİ : AV. ZEHRA...
İTİRAZIN KONUSU : İDARİ PARA CEZASI
İTİRAZ TARİHİ : 10/06/2024
KARAR TARİHİ : 08/07/2024
İtiraz eden M.Ö. vekilinin Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen idari para cezası kararının iptaline ilişkin dilekçesi, hakimliğimizin yukarıdaki değişik iş sıra numarasına kaydı yapıldıktan sonra ele alınıp incelendi;
İtiraz eden vekilinin 10/06/2024 günü UYAP üzerinden hakimliğimize göndermiş olduğu dilekçesinde özetle; Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı tarafından tanzim edilen 21/05/2024 tarih ve E-36612508-483.03.03-1434....sayılı idari para cezası kararının, müvekkilinin yetkilisi olduğu markette gece 22:00'den sonra alkol satışı yapılmadığını, marketin sadece tekel bayi niteliğinde olmadığını, gıda, sigara vb. ürünler de bulunduğundan 22:00'den sonrada dükkanın açık kalmaya devam ettiğini, söz konusu tutanağın düzenlendiği 16.05.2024 tarihinde 22:30 sıralarında müvekkilin işyerine gelen müşterinin kuruyemiş ve sigara alarak dükkandan ayrıldığını, aynı gün 23:00 sıralarında jandarmanın müvekkilini ifade için karakola götürdüğünü, satış yapıldığının iddia edildiği esnada jandarmanın dükkanda olmadığını, herhangi bir şekilde suç üstü durumunun söz konusu olmadığını, idari para cezası tutanağında satışın kimin tarafından kime yapıldığının, hangi alkol ürününden kaç tane satıldığının belirtilmediğini, satış anına ilişkin fotoğraf ya da kamera görüntüsü bulunmadığını, alkollü içki alındığına dair alışveriş fişi bulunmadığını, satış yapıldığı iddia edilen müşterinin tutanakta ifadesine yer verilip verilmediği tarafımızca bilinmediğini, müvekkile, idari para ceza sebebi ve tutulan tutanak örneği sorulduğunda bilgi dahi verilmediğini, tutanak örneği ibraz edilmediğini, tutanakta müvekkilin ifadesinin yahut imzasının bulunmadığını, satış yapıldığı iddia edilen müşterinin tutanakta bilgilerinin yer alması halinde mahkemece tanık olarak dinlenmesini talep ettiklerini, müvekkilinin defter ve kayıtları, kasa fişleri ve satış raporları incelendiğinde 22:00 - 06:00 arasında alkollü içki satışı yapıldığına dair hiçbir kayda rastlanmayacağını, idari para cezasının alt sınırının dahi müvekkilin ticari hayatını alt üst edecek nitelikte fahiş olduğundan bu riske girmeyeceğini, sadece kolluk güçleri tarafından tutulan tutanağa itibar edilerek idari para cezası tayin edilmesinin silahların eşitliği ilkesine aykırı olduğunu, uygulanan idari para cezası ile müvekkilin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini, idari para cezası kararı ile alkol satışı yapıldığına dair hiçbir delil ve emarenin bulunmamasına rağmen, tek taraflı beyan ve isnatlar içeren, hiçbir itiraz ve savunmanın dahi dikkate alınmadığı bir tutanak ile idari yaptırımda bulunulmasının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Kararına itiraz edilen Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığına müzekkere yazılarak M.Ö. aleyhine tanzim edilen 21/05/2024 tarih ve E-36612508-483.03.03-14342... sayılı idari yaptırım kararı ile karara dayanak teşkil eden tüm bilgi ve belgelerin ve idari yaptırım kararının itiraz edene tebliğ tarihinin eksiksiz olarak 15 gün içinde UYAP üzerinden hakimliğimize bildirilmesi istenilmiş, 27/06/2024 tarihli üst yazı ile talep edilen tüm bilgi ve belgeler gönderilmiş olup, itirazın 10/06/2024 günü yapıldığı, idari yaptırım kararının ise 30/05/2024 tarihinde tebliğ edildiği, itiraz başvurusunun 5326 sayılı Kabahatler Kanunun 27. ve 28. maddeleri uyarınca süresinde ve usulüne uygun olduğu anlaşılması üzerine itirazın esastan incelemesine geçildi.
Dosyanın yapılan incelemesi sonunda; İtiraz eden hakkında 4250 sayılı kanunun 6.maddesinin 5.fıkrası hükmüne aykırı olarak 22:00-06:00 saatleri arasında parekende alkollü içki satışı yapmak eyleminden idari yaptırım uygulandığı,
Soner VE.'nin 16/04/2024 tarihli bilgi alma tutanağında özetle; 4 tane bira ve sigara aldığını, önceden de borcu olduğu için toplam 838,00 TL ödeme yaptığını, ödeme dekontunu kendi rızası ile jandarma ekiplerine teslim ettiğini, alkol satışının 22:00-06:00 arasında yasak olduğuna dair kendisine bilgi veren olmadığını, yasak olduğunu bilse almayacağını beyan ettiği görülmüştür.
Mu.Ö.'ın 16/04/2024 tarihli bilgi alma tutanağında özetle; S. Tekel isimli işletmeyi 3 yıldır işlettiğini, 22:00-06:00 saatleri arasında alkol satışının yasak olduğunu bildiğini ce satmadığını, olay günü elinde poşetle gelen erkek bir şahsın kuruyemiş ve sigara alarak dükkandan ayrıldığını, üzerine atılı suçlamayı karakolda öğrendiğini, arkadaşları dahil 22:00'den sonra kesinlikle alkol satışı yapmadığını beyan ettiği görülmüştür.
16/04/2024 tarihli kollu tutanağı incelendiğinde özetle; 16/04/2024 günü saat 22:40 sıralarında tekele giren bir erkek şahsa alkol satışı yapıldığının değerlendirildiğinin, marketten çıkan şahsın yaklaşık 20 metrelik fiziki takip sonucunda elindeki poşette ne olduğunun sorulduğunun, şahsın 4 adet kırmızı tuborg marka bira olduğunu beyan ettiğinin, yapılan incelemeler neticesinde K. mahallesinde bulunan S. Tekel isimli işletmenin 22:00-06:00 saatleri arasındaki alkol satış yasağını ihlal ettiğinin tespit edilerek alkol alan S.V. ve işletme sahibi M. Ö.'ın bilgi sahibi sıfatıyla beyanlarının alınması maksadıyla karakola davet edilerek işlemlere başlanıldığının belirtildiği görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Alkollü içkinin bahse konu işyerinde satıldığına dair tutanak ve tanık beyanı dışında bir delilin olmadığı, satışa ilişkin herhangi bir fatura, fiş, vb'nin bulunmadığı, S. V.'nin elindeki poşette olduğu belirtilen biralara dair herhangi bir fotoğraf yada video kaydı olmaması, olaya ilişkin çevreden herhangi bir kamera araştırmasının da yapılmadığı, her ne kadar S. V. bira alıp önceki borcuyla birlikte 838,00 TL gönderdiğini beyan ederek para havalesine dair dekont sunmuş ise de, dekontun sadece para havalesi olarak göründüğü, alkol satışı yapıldığına dair resmi belge yerine geçmediği ve bunu ispatlar nitelikte olmadığı, alkol satışına ilişkin somut bir delil olarak kabul edilemeyeceği, iddiaların soyut kaldığı, yapılan değerlendirme sonucunda muteriz vekilinin tanık dinlenilmesi talebine hakimliğimizce gerek duyulmadığı, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereği muterizin itirazının kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı tarafından tanzim edilen 21/05/2024 tarih ve E-36612508-483.03.03-1434... sayılı idari yaptırım kararına yapılan itirazın 5326 Sayılı Yasanın 28/8-b maddesi uyarınca KABULÜ ile idari yaptırım kararının KALDIRILMASINA,
2-Yargılama giderlerinin kamu üzerine bırakılmasına,
3-Kendisini vekil ile temsil ettiren muteriz adına, AAÜT 14/5 maddesi uyarınca 4.700,00 TL vekalet ücretinin kararına itiraz edilenden alınarak muterize verilmesine,
4-Kararına itiraz edilen kurum vekili adına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dair, itiraz edenin ve kararına itiraz edilen kurumun yokluğunda CMK'nun 267-268 ve devamı maddeleri uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde tutanağa geçirilmek şartıyla zabıt katibine beyanla veya hakimliğimize verilecek dilekçe ile Hakimliğimizce değerlendirildikten sonra gerektiğinde reddi halinde Burhaniye Sulh Ceza Hakimliğine gönderilecek evrakta itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi.08/07/2024
Katip 238...
e-imzalıdır
Hakim 266...
e-imzalıdır